Kaynak israfınızı ölçer misiniz?
İsraf Nedir? Kaynaklarınızın ne kadarı katma değer yaratmaya yarıyor hiç merak ettiniz mi? Hatta daha ileri gidip kaynak israfınızı hiç ölçtünüz mü? Eğer siz ben günlük işimi yaparım gerisine başkaları baksın diyenlerdenseniz o zaman size bir haberim var. Konfor alanınıza göz dikmiş birileri sizin bu durumunuzdan faydalanıyor demektir. Bırakın uyumaya devam etsin, biz ona “çaktırmadan” işini elinden alırız diyen var demektir.
Hemen her çalışmamda, sektör bağımsız, israfların toplam işin %99 oranını kapladığına şahit oluyorum. Danışman ve eğitmen olarak bu bana birçok potansiyel müşteri olduğunu haber verse de bir profesyonel ve duyarlı bir vatandaşı olarak beni endişelendirmektedir. Her gün yapılan işin küçük bir bölümünün fayda sağladığını iş yapan kişinin bilmediğini düşünemiyorum. Nasıl olabilir ki? Bunca rekabet baskısı, bunca gelişim konusuna vurgunun yaşandığı iş dünyasında hala şirket yöneticilerinin yalnızca net kat / zarar (bottom line) mantığı ile şirket yönetiyor olmaları gelecekteki iş yapış tarzının inceliklerini pek kavrayamadıklarını gösteriyor. Çünkü kar’ı yada zararı oluşturan unsurları ve nedenlerini anlamıyorsak, sürdürebilirliğimizi sağlamak imkansızlaşır.
“İsraflarımızı ölçüyor ve müşterilerimize her gün daha katma değerli işler üretiyoruz”
Çalışanların gelişime kapalı olmalarının, bence, en büyük sebebi durumun vahametinin başkaları tarafından anlaşılması bizi endişelendirmesidir. “30 yıllık kalıpçılık hayatımda benden daha iyisini görmedim” den “İsraflarımızı ölçüyor ve müşterilerimize her gün daha katma değerli işler üretiyoruz” noktasına gelmek kolay değildir. Ama merak etmeyin umut var. Aşağıda nasıl yapıldığını tarif ediyorum.
Gelişimin önündeki engelleri aşmanın en etkin yolu sürekli gelişimi çalışanlarımıza özendirmektir. Öncelikle “yeni” bakış açısının aslında “eski” tarz öğrenmeden geçtiğini anlatmalıyız. Acemilik dönemindeki öğrenme duyularımıza geri dönmeliyiz. Okulda ya da yeni mezun veya ilk iş günümüzdeki gibi umut dolu, heyecanlı ve çalışma azmiyle dolu hissetmeliyiz. Çalışmayı “oyunlaştırmak” gerek, yani önce motivasyon gerek…
Yalın Düşünce ve İsraf
Çalışmanın asıl aşaması ise bir konu belirleyip sonra da israflarımızı ölçmeye başlamalıyız. ‘İsraf Nedir’ sorusuna Yalın Düşünce açısından da bakmak gerekir. Yalın Düşünceye göre her türlü kalitesizlik, bekleme, taşıma, gereksiz hareket, etkisiz (veya ilave) işlem, stok ve müşterinin talep etmediği iş 7 israf olarak adlandırılıyor. İşte gelişimin anahtarı aslında bu israfları belirleyebilmektedir. İlerleyen aşamalarda ve hatta gelişim çalışmaları tamamlandıktan sonra da her türlü performans sapmasını yönetmek içinde bu israfların neden ve boyutlarını değerlendirebilmek önemlidir. Yani, performans arttırmak için farkındalık yaratmak, yetkinlikleri sürekli geliştirmek önemlidir. Dolayısıyla her çalışan aslında yalnızca günlük işini yapmakla kalmayıp kendi etki alanlarındaki israfların da azaltılmasından sorumlu olmalıdırlar.
İsraf Ölçümünde Karşılaşılan Sorun ve Görselleştirmeler
Ölçümler esnasında çalışanlar çeşitli sorunlarla karşılaşabilirler. Hangi parametre ölçülecek, nasıl, ne zaman ve kim tarafından ölçülecek sorularını yanıtlamalıyız. Ölçülen verilerin analizi, israfların değerden ayrıştırılması ve nelerden etkilendiğini ilişkilendirme konusunda çalışmalar yapılmalıdır. Gerekirse önce analitik problem çözme teknikleri eğitimi düzenleyebilirsiniz.
Grafik gösterimler konunun görselleştirilmesi için çok faydalıdır. Yeter ki hangi grafiği hangi mesajı iletmek için kullanacağımızı bilebilelim. Unutmayalım ki herhangi bir kanıya (ör. Problem nedeni) doğru varabilmek için en az 30 veri noktası olması gerekir.
İsrafların ölçümü daha az ile daha fazla yapabilmenin ilk adımıdır. Gerçekler belirginleştikçe sonraki adımlar kaçınılmaz olacaktır. Kolay gelsin.